14 Aralık 2015 Pazartesi

Oyun vakti geçmeden..


Çocuk olmak çok zor.
Hele ki boşanmış bir anne babanın çocuk çocuğu olmak dünyanın en zor şeyi.
Ben üç yaşındayken boşanmış annem babam. Bundan bahsetmiştim.. Onları bir arada hiç görmedim.
Boşandıktan sonra babam beni almış, çalışmak zorunda olduğu için bakacak kimse olmayınca abisine emanet etmiş, anneme değil. Kültürümüze ait bir durum mu dersiniz, boşanmış anne babanın çekişmesi, hırsı mı dersiniz, adını koyamadığım o aptal durumdan dolayı üç yaşında bir çocuk hem anneden hem babadan ayrı yaşamışım bir sene.. Nedendir bilinmez, o bir seneden sonra bir daha kırmızı et yemedim bir kaç sene öncesine kadar.

Sonra annem alıyor beni, hatırlıyorum o geceyi; kış günü hava yağmurlu ve soğuk, akşam.. Annem bir polis ve icra memuruyla gelip aldı beni.. Şaşkınlığımı hatırlıyorum..Ve korktuğumu..Annesine kavuşmuş  ufacık bir çocuk neden korkar ki?

Sonra annemle beraber dedemlerle yaşadık uzunca bir süre..O günden sonra on yaşına gelene kadar bir daha görmedim babamı ve ailesini ve seslerini duymadım..

Ben üç yaşındayken icra memurunun tuttuğu tutanakla alınıp verilen bir çocuktum evet! Şuan düşünüyorum da ne can yakıcı be..

Sonra on yaşında babam çıktı geldi, aldı beni... O gün de şaşırmıştım..Ve korkmuştum. yine!

Bugün neden şaşırdığımı ve korktuğumu, bu iki güne ait neden bu ki duyguyu bu kadar yoğun hissettiğimi bugün, otuz yaşıma geldiğimde anlıyorum..

Bu birbiriyle geçinemeyen ve nihayetinde boşanmaya karar vermiş iki yetişkinin paylaşamadığı bir o tarafa bir bu tarafa çekiştirdiği malıydım çünkü. Birbirlerine olan hırslarını benim üzerimden çıkarıyorlardı. onun yanındayken annem kötü, diğerinin yanında babam. Her ikisi de diğerinin kötülüğüne inandırmaya çalışıyordu beni ki, tarafına çeksin.. Birbirleriyle olan kavgalarını dinliyordum, o bana bunu yaptı!! bu bana bunu yaptı.. Biliyor musun bir gün bana şöyle şöyle yapmıştı... Tamam annecim/babacım bittiyse gidip evcilik oynamaya devam edebilir miyim? diye bakıyordum yüzlerine.. Bilmiyordum ki yetişkinlerin dünyasını, kurallarını ben!

Hele yaz aylarında tatille bir araya gelen akrabalar sürüsü de konuya dahil olunca daha da bir kafa karıştırıcı oluyordu yetişkinler. Bana anlatıyorsunuz ama anlattığınız adamı ben tanımıyorum ki? Baba mı diyorsunuz siz ona? Tamam söz veriyorum sevmiycem onu artık gidip bahçede oyunuma devam edebilir miyim?

Şaşırmıştım; gelmeyeceğine ve beni sevmediğine ve kötü olduğuna inandırıldığım yetişkin gelmişti, halbu ki umudum yoktu, kesmiştim..

Korkmuştum; Eyvah! anneme/babama söz verdim gitmiycem dedim! Sevmiyorum onu dedim. Beni şimdi alıp götürürse, onunla gidersem ardımda kalan yetişkin bana kızacak..Ama gitmekte isterim, özlemiş olabilirim..

***

Sonra ben yetişkin oldum ve evlendim..
Çocuğumuz oldu..Bir gün olmayacağını fark ettik boşandık iki yetişkin. Hangi boşanma sorunsuz olur ki. Sorun var ki boşanıyoruz.
Sonra düşündüm, elinden tuttuğum ufacık çocuğa baktım. Benim yıllar önce baktığım gibi bakıyordu. Olan bitenden habersiz. Hadi oynayalım?

Çocuğumun asla şaşırmış ve korkmuş hissetmemesi gerektiğini anlamıştım.
Ve öyle olmaması için elimden geleni yaptım, ve babasını da bu şekilde yönlendirerek birlikte elimizden geleni yaptık.
Sorun bizim sorunumuzdu, yaşadığımız mutsuzluk biz yetişkinlere aitti, ufacık çocuğa değil.
Onu hırpalamaya hakkımız yoktu. Zaten ona anne baba bir arada bir hayat sunmayı becerememiştik bir de kavgaya dahil edemezdik; şaşırırdı, korkardı.

Yapmadık..
Sonra ben de babası da tekrar evlendi..
Biz hala birbiriyle konuşan anne baba olarak kaldık Berk için.
Ne ben çocuğumu sakındım ondan ne o benden..Ne benden babası için en ufak olumsuz bir söz duymuştur, ne de babasından benim hakkımda..

**
Öyle şeylere tanık oluyorum ki.. Çok üzülüyorum.
Hala ufacık çocuğun üstünde tepinen yetişkinler var.. Ortak yaptıkları çocuğun üstünde, sözüm ona o çocuğun iyiliği için birbirini parçalayan yetişkinler..

Evin içini geçtim, bu kadar özel olanı sosyal medyaya taşıyıp daha da çirkinleşen yetişkinler..
Tanımadıkları insanlara çocuğunun annesini veya babasını şikayet eden, hedef gösteren onca insanın bilgisine kendi iradesi ile eski eşe hakaret eden, takipçilerine hakaret ettiren çirkin yetişkinler!! Yetişememiş çiğlikte yetişkinler..

İnanamıyorum ve öfke duyuyorum o çocuk adına bu tarz yetişkinlere!
Bu öğrenilecek bir durum değildir, aklı başında bir yetişkinin atomu parçalama kadar düşünce sarf etmeden akıl etmesi gereken bir davranıştır.. Ama siz yetişkinler, bir zamanlar seviştiğin, aşkından ölüp bittiğin kadına/ adama öyle öfkeli öyle nefret dolu öyle kinlisin ki gözünüz hemen ayak ucunuzda kafasını kaldırmış oyun oynamak isteyen yavrunuzun yüzündeki masumiyeti dahi göremiyor!!

Açın gözünüzü açın; Çocuğunuzun oyun vakti geçiyor..

10 yorum:

  1. Ne kadar içten, ne kadar naif anlatmışsın yaşadıklarını Yeliz.Boşanmış anne babalar, çocuklarını pinpon topu gibi görüyor bence ama bilmiyorlar ki o top birgün yüzlerine çarparak. Gerçekten çok üzücü...

    YanıtlaSil
  2. Annemle babam da ben 3 yaşındayken ayrıldı babama dair hatırladığım tek şey atçılık oynarken beni omuzlarından düşürmesi çünkü çok sarhostu ogün den sonra hiç güvenmedim ki ona bitmişti ve 23 yaşındayım evliyim bir bebeğim var anne baba olunca anlarsın diyorlardı çocukken esas ben şimdi anlamıyorum bize yasatilanlari yaşadıklarımızı yıllarca babama benziyorum diye dışlandığını hatırlıyorum neyse uzatmiyım yazinizi okurken derdinize ortak oldum tsekkurler Fidel yazilariniz icin

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel yazmışsın..keşke senin gibi anneler dahada çoğalsa özellikle bu devirde..Ve tabii bu durumlarda anlayışlı olan eşler..Ozan beyede sevgiler.. Allah mutluluğunuzu daim etsin..Berk ve Gecehep mutlu olsun inşallah..

    YanıtlaSil
  4. Okudum anladım ♥ tüm dünya okuyabilse keşke...

    YanıtlaSil
  5. Cok guzel bir yazi olmus aglayarak okudum cunku kendi cocuklugum geldi aklima bende benzer bi cocukluk gecirmek.zorunda kaldm babam sayesinde gorusmemizi istemezdi annemle kotulerlerdi annemi her ayin birinde annem gelirdi bizi almaya bizde babam kirilmasin kizmasin diye ilk gitmek istemiyoruz derdik snra polisle annem gelmesin diye gidelim derdik bizide bu sekilde almisligi vardi babam gondermek istemeyince o ani hep aklimdadir hic unutmuycam kesin smdi evlendim benmde cocugum oldu ama hala babam karisir gelmesin gitmesin ama tabiki he hee diyip artik gecistiriyoruz ama cocuklugumun kotu anilarini bana biraktilar ama yine de canim babam...

    YanıtlaSil
  6. Boşanmış bir ailenin çocuğu değilim. Yahut ilk eşinizle berke yaptığınız iyiliği övecek de değilim. Instagram sayfanızı gece için de takip etmiyorum. Heyhat ne olumsuzluk :) cümleleriniz çok içimizden mahalledeki ablayla sohber edercesine. Ve çocugunuzun oyun vakti geçiyor gerçekten çok kalbime dokundu :) mutlu kalın

    YanıtlaSil
  7. Sana ne desem bilemedim yelizim. Bu kadar sağlam bir bünyen olduğu için seni tebrik ediyorum.Yavrularinla ve eşinle cok mutlu bir ömür dilerim. Bu yazına kadar Berk ve gecenin farklı babalardan olduğunu hiç bilmiyordum. Ne güzel ki yeni esin öz babasından farksız.Enerjiniz hiç tukenmesin güçlü kadın.

    YanıtlaSil
  8. Çok güzel bir yazı olmuş birbirimize benziyoruz aslında benim daha sizin kadar yaşanmışlığım yok ama keske annem babam ayrılırken bizi de o kaosa sürüklemeselerdi şimdi ben babamla sık sık görüşsem bile bi yabancidan farksız. olan çocuklara oluyor en çok biz etkileniyoruz.

    YanıtlaSil
  9. Bunların hiçbirisini yaşamamış olan insanlara bu duyguları o kadar iyi yansıtıyorsun ki yaşanmışlık duygusu kaplıyor insanın içini. İçi dışı bir olmak kalbiyle hareket etmek bu olsa gerek. Hep gül emi

    YanıtlaSil
  10. Kendimi okudum burda. Yıllarca birbirlerinin ağzından dinlemeye, birbirlerine kustukları öfkeyi içmeye maruz bırakıldım. Şu an 18 yaşındayım ve ona onu sevdiğimi söyleyebildiğim bi insana sahibim. Korkuyorum ki ilerde onla evlenirsem ve anlaşamaz boşanırsam, ona karşı kustuğum öfkeyi çocuğuma içirirsem..

    YanıtlaSil